SİYAMİ AKYEL / MİLLİ GAZETE
Ali Nar Hoca, Osmanlı bakiyesi münevverlerdendi. Geniş kültürü, dine, kültüre ve edebiyata vukufiyeti; toplum yozlaşırken o değişmez, pörsümez ve eskimez değerlere sıkı sıkıya bağlı kalıp, değerlerini topluma sunabilmek için gayret eden önemli bir değerdi.
Ali Nar Hoca’nın geniş kültürü, dini ilimlere ve edebiyata düşkünlüğü, bu yolla insanımızı iyiye, güzele ve mutlak değişmez doğruya sevk için verdiği mücadele zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacaktır. Onun uğruna mücadele verdiği değerler, Adem aleyhisselamdan başlayıp yaratılmışların seyyidi Peygamber Efendimiz’le devam eden ve kıyamete kadar da güncelliğini koruyan değerlerdi.
Osmanlı bakiyesi âlimler Ahmed Davudoğlu ve Ömer Nasuhi Bilmen’in bıraktığı yerden devam eden Ali Nar Hoca, hayatını dinde reform, mezhepsizlik, Peygambersiz İslam projesi ve dinlerarası diyalog fitnesiyle mücadeleyle geçirmiş İslâm’a ve Peygamber Efendimiz (sav), ashab-ı kiram efendilerimiz ile sonradan gelen salihlerin bize ulaştırdığı Ehl-i Sünnet Akâid’ine yapılan saldırılar karşısında dik durmuş, bu fitneler vasıtasıyla İslâm’ın içini boşaltmaya yönelik cereyanlarla kıyasıya mücadele etmiştir.
O yıllarda Türkiye’de İslâm’ın “mezhepsizlik”le çarpıtılmak istenmesi üzerine bu konuda eleştirel kitaplar yazmış, mezhepsizlik üstüne eleştirel eserlerle birlikte, akideye dâir kitaplar ve Peygamber Efendimiz’in hayatını anlatan siyret’ler kaleme almıştır. 1976’lardan itibaren, Cemaleddin Efgani’nin yolundan giden mezhepsizlerin çıkardığı fitneye karşı, Ahmed Davudoğlu, Necip Fazıl, Mehmed Şevket Eygi, Nedim Urhan, Enver Baytan ve Osman Öztürk’le birlikte Ehl-i Sünnet cephesinde mücadele etmiş, Efganicileri ilzam etmiştir.
“Akâid Risaleleri, İslâm İnancı, Son Asır Ehl-i Sünnet Âlimleri, İslâmî Düşünüş ve Yaşayış Çevresinde, Tevhid’in Esasları (tercüme), İlmi Kelâm Dersleri, İçtihad, Müctehidler ve Mezhepsizlik Tehlikesi, Dini Modernizmin Üç Şövalyesi, Nusayrilik ve Suriye’de Nusayri Zulmü, Zihin Özürlü İslâmcılar ve CEMAR Mezhebi, Büyük Kavga (dinde yenilikçilerle kavgası), Ehli Kitap Cennetlik mi?, Dinde Yenilikçiler ve Buluşma Noktaları, Kırk Hadisle Müslüman Kimliği, Hicret, Kur’an Dersleri ve Dinlerarası Diyalog Fitnesi gibi eserleri kaleme almıştır.
Bu eserlerin yayında Ali Nar Hocamızla birlikte 2008 yılında “Doğru Yorum” adında aylık bir gazete çıkartmıştık. Gazetede yine bu konuları gündeme getirmiş, Müslümanları bu fitnelere karşı uyarmıştık. Doğrusu o günlerde yaptığımız yayınlar ses getirmiş, dinde reformcu ve diyalogcular hayli rahatsız olmuştu.
Hocamızın vefatından sonra eserlerinden “Akâid Risaleleri ve İslâm İnancı” kitabını yayına hazırladık. Hocamızın dini görüşlerini topladığımız “Ali Nar Hoca’nın İslâm Müdafaası” kitabı da yakında çıkacak. Bu kitap, Hocamızın dinde reform, dinlerarası diyalog, Sünnet düşmanlığı, mezhepsizlik tehlikesi gibi konulardaki mücadelesini anlatmaktadır. Hocamızın akaid görüşlerini anlatan Akâid Risaleleri ve İslâm İnancı’yla birlikte bu üç kitapla hocamızın dini görüşlerini, “Ali Nar Hoca ve İslâmî Edebiyat” kitabıyla da edebiyata dair görüşlerini topluma sunacağız inşallah.
Ali Nar Hocamızın geniş kültürü, dine, kültüre ve edebiyata vukufiyeti, sadece dini ilimlerde değil, edebiyatta da kendini göstermiş; değişmez, pörsümez ve eskimez değerleri edebiyat vasıtasıyla da topluma anlatmak için gayret etmiş, İslâm’ın güzelliklerini topluma telkin edebilmek için “İslâmî Edebiyat”ı benimsemiş, bu yolla geniş kitlelere mesaj vermek için çalışmış ve Türkiye’de İslâmî Edebiyat’ın öncüsü, üstadı olmuştur.
Türkiye’de İslâmî Edebiyat kavramını kullanan, yaygınlaştıran, sistemleştiren Ali Nar Hoca’dır. Bu kavramı Türkiye’de yerleştirmek için “İslâmî Edebiyat” dergisini ve “İslâmî İlimler, Kültür ve Edebiyat Vakfı (İSEV)”nı kurmuştur.
1986 yılında Hindistan ziyaretinde Şeyh Nedvi’nin “Türkiye’de İslâmî Edebiyat’ın temsilcisi sen ol” çağırısına ile İslâmî Edebiyat’ın temsilcisi, üstadı ve marka haline getiren kişi Ali Nar Hocamızdır. Hocamız, edebiyatın İslâmcasının nasıl olacağını ifade için ortaya koyduğu “İslâmî Edebiyat” tabirini Mayıs 1988’de kurduğu “İslâmî Edebiyat” dergisi ve 1996 yılında Nedim Urhan, Enver Baytan ve Osman Öztürk hocalarla birlikte kurduğu, kamuoyunda “İslâmî Edebiyat Vakfı” adıyla maruf tam adı İslâmî İlimler, Kültür ve Edebiyat Vakfı (İSEV)’yla marka haline dönüştürmüştür. İslâmî Edebiyat, hocamızın göz bebeğidir, evladıdır. Bu sebeple bu evladını başka bir evladına (bize) emanet ve vasiyet etmiştir.
Ali Nar Hoca, İslâmî Edebiyat’ı “İslâmî tahassüsle söylenen söz sanatı” şeklinde tanımlamıştır. Şeyh Nedvi gibi Ali Nar Hoca’nın tutumu da “tebliğ” anlayışından çok “ahlakî telkin” anlayışıdır ve bu yönüyle Lebid’e, Hassân b. Sâbit’e, Züheyr’e ve Necip Fazıl’a benzer. Ali Nar Hoca, İslâmî Edebiyat’ı “İslâmî tahassüsle söylenen söz sanatı” şeklinde tanımlamış ve İslâm dinini kitlelere anlatırken “tebliğ” anlayışından çok “ahlakî telkin” metodunu kullanmıştır. Bizim edebiyatımızda, geleneğimizde var olan “münacat, naat, büyükleri medih ve kötülere yergi” ahlakî telkin taşıyan türlerdir. Hocamızın yaptığı da tam anlamıyla budur.
Ali Nar Hoca gibi geniş kültürlü birisinin orta koydukları elbette sadece İslâmî ilimler özellikle akaid çalışmaları ve İslâmî Edebiyat’la sınırlı değildir. İslâm dünyasının ilk bilim kurgu romanı “Uzay Çiftçileri” ve yine İslâm dünyasının ilk ütopik romanı “Arılar Ülkesi”ni yazmıştır ve bu yönüyle de Türk sinemasını etkilemiştir.
Tarihler 16 Temmuz 2015’i gösterdiğinde, din ve edebiyat kanatlarıyla “Şahsiyetçi Nizam” dediği İslâm’a hizmetini tamamlayarak şiirinde bahsettiği şehadete erdi. “Örtüp saklayacak göl olur musun?” dediği nesil, on binlerle cenazesine iştirak ederek sel oldu, göl oldu…
Bugün Ali Nar Hocamızın dâr-ı bekâya irtihal edişinin yıldönümü. Bu münasebetle Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında ilkindi namazını mütaakip, saat 17.30’da Hocamızı dualara yâd edeceğiz. Makamın âli, mekânın cennet olsun muhterem hocam.